Sayfalar

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Opera (1987)



Not: İyi 'Kötü Film' sitesinde yayınlanmış yazım. http://iyikotufilm.com/

Amerika’da “Terror at the Opera” ismiyle vizyona giren film, 1987 yılında Dario Argento tarafından yazılıp, yönetilmiş bir İtalyan giallo filmi. Başrolleri Cristina Marsillach, Urbano Barberini ve Ian Charleson paylaşıyor.
Film Argento’ya ticari anlamda oldukça getiri sağlamıştır. Zaten filmi de izlediğimiz zaman sinemasal değerini bir kenara bırakıp, “sex-murder” açısından bakılacak olunursa, ticari bir kaygısının olduğunu fark etmememiz mümkün değil. Filmdeki cinayet sahneleri yine filmin genelinde olduğu gibi oldukça başarılı. Filmin türüne yakışır abartılı kamera açıları ve yine abartılı dekorlardan kaçınmamıştır. Şiddet ve müziğin mükemmel uyumu da gözden kaçmıyor ve film boyunca İtalya’nın Rönesans ruhuna yakışır, bir birinden güzel klasik eserleri dinlerken, araya katilin ruhunu yansıtan ve bizi daha da bir telaşa sokan rock soundları girdiğinde tadından yenilmez bir hal alıyor. Opera salonundaki kuşların gözünden çekilmiş sahneler kamera hareketlerinin bir kuş gibi oradan oraya yalpalanması oldukça baş döndürücü, “bu gerilim bitsin de haydi artık odaklansın” diye umutla beklenilebilir. Ayrıca Argento, ilham kaynağı Hitchcock’un röntgenci sinema ruhuna saygı duruşunda bulunmaktan geri kalmamış.
Bir parça da filmin konusuna değinelim. 17 yaşındaki Betty, Verdi’nin Macbeth’indeki (İtalyan besteci Verdi’nin, Shakspeare’in Macbeth’ini temel alarak bestelediği 4 perdelik opera eseri) başrol oyuncusunun ayağını sakatlaması ile bu rolü alma şansı yakalar. Aslında bu kariyeri açısından büyük bir şanstır fakat Betty’e göre Macbeth kötü şans getiren bir eserdir ve eline geçen bu fırsatı bir parça isteksizlikle kabul eder. Çocukluğundan beri hayalle kabus arası gördüğü ama maskeli yüzünü hiç göremediği psikopatın hedefi haline gelir. Fakat Betty bunu bilmiyordur. Yavaş yavaş çevresindeki insanlar ölmeye başlar. Psikopat katil, cinayetleri esnasında Betty’i bağlar ve göz kapaklarına iğnelerle kaplı birer bant yerleştirir. Betty’nin çığlıkları ve korkularına şahit oluruz o esnada fakat kurtulduğu zamanlarda oldukça soğukkanlıdır. Belki de sürekli gördüğü rüyası sayesinde. Final opera performansından sonra katil ortaya çıkar, tabi burada katili teşhis edenler de çok önemli. Nihayetinde Betty gördüğü rüya ile ilgili geçmişiyle bir yüzleşme yaşar.
Filmde Macbeth’in uğursuzluğundan söz edilmiştir ki filmin çekim esnasında da birçok kaza ve teknik aksaklıklar yaşanmıştır. Hatta Argento’nun babası film henüz çekim aşamasındayken hayatını kaybetmiştir. Macbeth içeren bir oyun sahneleme, film çekme ya da oyuncu olma gibi bir planınız varsa bir kez daha düşünün derim. Şaka bir yana, sonunda hüsrana uğratsa da daha önce de bahsettiğim gibi, geniş kamera açıları ve film boyunca kullanılan müziklerle beslenmiş iyi bir film, “katil kim?” oyununa katılmak ve bir Dario Argento şölenine katılmak için izlenmeye değer.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder