Sayfalar

7 Şubat 2012 Salı

Taxidermia (2006)




Taxidermia, Macar asıllı yönetmen György Palfi’nin ikinci filmidir. Başroller; Csaba Czene, Gergely Trocsanyi, Piroska Molnar ve Adel Stanczel’dir. Film müzikleri Amon Tobin’e aittir.
Film kara komedi ve yer yer korku unsurları içerir. Yürekten çok mide hoplatan filmden biraz bahsedelim.

-----spoiler-----

Taxidermia, Maceristan’da, 2. Dünya Savaşı'ndan günümüze uzanan ve aynı nesilden, üç erkeğin (büyük baba, baba ve oğul) akıl almaz hikayelerini anlatıyor. Filmi üç evre halinde izliyoruz. İlkinde ana karakterimiz Macar asker Morosgovanyi, zavallı bir hayat sürüyor ayrıca başında sürekli konuşan, onu ezen bir komutanı var ama bu zavallı görünen askerin umrunda değil bizim de çünkü Morosgovanyi berbat ve garip fantezileri olan bir adam. Sonu da bundan dolayı olacak işin içinde domuz leşi ve sanrısal birkaç suç ortağı da var.
İkinci bölümde yönetmen mide bulandırmanın dozunu biraz artırıyor. Kuyrulu bir bebek olarak dünyaya gelmiş Kalman Macar hızlı yiyiciler takımındadır ve şampiyonluk için yarışır. Bir çok ülkeden şiman tipler bir araya gelip korkunç ve çok fazla yemekleri hızlıca tüketir en çok yiyen kazanır ve arka tarafa gidip hepsini kendilerine has yöntemlerle kusarlar. Sevdiği kadın da aynı şekilde obezdir ve hızlı yiyenlerden biridir. Bu iki çiftin küçük, cılız bir bebeği olur ve film üçüncü konuya geçer. Lajoska büyür bebekliğindeki gibi cılız ve soluk benizli biridir. Tahnitçilik yaparak hayatını sürdürüyordur, hayvan postlarının bolca olduğu atölyesinde babası Kalman ve onun kedileriyle yaşıyor ama sürekli kavga ediyorlar. Bu arada Kalman eşinden ayrılmış ve inanılmaz derecede şimanlamıştır kocaman bir yaratık olmuştur, Lajoska babasıyla kavga eder ve çekip gider. Döndüğünde Kalman’ın bağırsakları kediler tarafından deşilmiştir. Doldurmada usta Lajoska babası için son görevini yapar onu ölümsüzleştirir. Artık Babası yoktur, lolipop aldığı kadın da işten ayrılmıştır tek yol kendini de ölümsüzleştirmektir. Burada film kendini aşıyor, muhteşem bir sahne. Organlarını canlı tutabildiği bir makine, işi bittikten sonra devreye giren ve kafasını kesen bıçak... Film bir müşterirsinin kendisi ve babasının ölü ve doldurulmuş bedenlerini bulup sergilemesiyle sona eriyor.

------spoiler------

Filmin kamera açıları ve geçişleri taktire şayan hatta filmin üçe ayrıldığı bile hissedilmiyor, bir yandan mideniz bulanır ve olanlara bir mana ararken diğer yandan aman şu sahneyi, şu görüntüyü, bu kamera açısını kaçırmayayım diye filmi izlemeye devam ediyorsunuz.
Konular da bir o kadar merak uyandırıcı. Yönetmen ilk bölümde cinsel yönden sapıklık dozuna varan bir karakterle, ikinci bölümde fazla yemek yemek ve bunun sonucunda ortaya çıkmış insan bedeniyle, üçüncü bölümde ise çılgınlık ve ölümsüz beden arzusunun vazgeçilmezliği ile ilgili konularda rahatsız edici bir şekilde göndermelerini yapmış.
Film Pink Flamingos’tan sonra en sevdiğim kara komedi filmlerinin başındadır. Genç yönetmen György Palfi’nin başarısı kıskanılacak derecede iyi iş çıkarmış. Sadece midenizi tutup izleyin derim çünkü kaçırılmaması gerekli bir film.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder