Memories of Matsuko, 2006 yılında Tetsuya Nakashima
tarafından yazılıp yönetilmiş bir Japon filmi. Seneryonun konusu Muneki Yamada
tarafından yazılımış bir romana dayanıyor.
Film trajikomik denilecek bir yapıya sahip ama ana hatları
ve elde edilen sonuca bakılacak olursa direkt dramatik bir film, başlar
başlamaz rengarenk mekanlar, insanlar, şarkılar, çiçekler böcekler, ani
efektler insanı tedirgin ediyor, canlı renkler, uçuşan çiçek-böceklere
şaşırmıştım aslında pek de tanıdığım bir yönetmen değildi daha önce Confession
isimli filmini izlemiştim ki, muhteşem çekimlerin olduğu yine efekli bir filmdi
fakat inanılmaz farklı bir havası vardı. Her iki film de çok başarılı tabi.
Rengarenk mekanlar ve kıyafetler filmi izledikçe zevk vermeye
başlıyor, Matsuko’nun anılarını geniş bir hikaye yelpazesi ile izliyoruz. Aşkı
arayan dürüst bir kadın; ana fikir klişe olsa da bize sunuluşu sıra dışı, akıcı
ve çoğu Asyalı film gibi estetik; kadınlar güzel ve tutkulu adamlar çekici ve
vahşi vs.
Filmin konusundan bahsetmek gerekirse isminden de
anlaşıldığı gibi Matsuko adındaki bir kadının hatıralarını, büyük oranda acı
hikayelerini izliyoruz.
Filmin ilk dakikalarında Sho’yu görüyoruz. Sho,yirmi yaşında
ailesinin yanından ayrılıp yalnız yaşayan, aslından bir müzik grubu olan ama
tembelliğinden dolayı hem müziği bırakan hem de bıkkın ve isteksiz hallerinden
dolayı kız arkadaşını kaybeden, odasında oturup sadece yemek yiyen ve porno
film izleyen bir gencin kısa özletle hayatının mahfolmakta olduğunu görüyoruz,
ta ki bir gün babası elinde hiç tanımadığı Matsuko halasının külleriyle odasına geldiği ana dek. Belki
de halası gibi hatalar yapacakken bir şekilde hayatının akışı değişecek.
Babasından biraz bilgi aldıktan sonra Sho halasının yaşadığı
yere ve en son yaşadığı eve gidiyor. Komşularından ve birkaç arkadaşından
Matsuko’nun yaşamına dair büyük bilgiler alıyor. Müzik öğretmeni olan Matsuko
dürüstlüğü ve aşka olan tutkusu yüzünden bir çok zorluk yaşıyor, çocukluğundan,
orta yaşlı haline gelene kadar tüm hikayesini Sho ile birlikte keşfediyoruz. Yaşadığı
aptalca aşkları da , öldürülmeyi de hak etmiyor. (Filmden ne kadar bahsedersem
bahsedeyim konuyu izlemeden kavrayamazsınız o yüzden ‘’spoiler’’ diye
belirtmiyorum.) Kötü şansı ve kötü seçimleri bir insanı ne hale sokabiliyor
görüyoruz.
Yönetmen filmi pastel ve parlak renklerle süslemiş,
müzikleri de oldukça hoş ve filmle tamamen bütünleşmiş. Baş rol, güzel Nakatani
Miki’nin de emeği çok fazla çünkü harika bir performans sergiliyor. Özellikle
ağız büküp, şaşı gözüyle babasını güldürmeye çalışması baya hoş ve işin esprili
kısımlarından.
Aslında Ryu adındaki kişinin hayatına yön verdiği,
çalkantılı bir geçmiş sahibi, öldürülmüş kadının, acıdan beslenmiş hikayesini
izliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder